Türkiye’de rekabet hukukunun en teknik ama en stratejik başlıklarından biri olan grup muafiyetleri, yeniden düzenlendi. Rekabet Kurumu’nun Resmî Gazete’de yayımladığı yeni tebliğ, özellikle aynı pazarda faaliyet gösteren teşebbüsler arasında yapılan uzmanlaşma ve ortak üretim anlaşmalarını yakından ilgilendiriyor.
Yeni düzenlemeyle birlikte, teşebbüslerin bazı rekabet sınırlayıcı eylemleri, belirli koşullar altında grup olarak muafiyet kapsamına alınabilecek. Ama bu sefer şartlar daha sıkı, kontroller daha net.
Yeni grup muafiyet tebliği, şu tür iş birliklerini kapsıyor:
Özetle: aynı ürünü üreten ama birlikte daha verimli üretmek isteyen şirketler için yeni bir oyun alanı açıldı.
Yeni tebliğle birlikte, bu iş birliklerinin içinde yer alan fikri mülkiyet hakları devri ya da lisanslama faaliyetleri de muafiyet kapsamına alındı. Yani bir teşebbüs diğerine sadece üretimi değil, teknoloji ya da know-how’ını da devredebilecek.
Rekabet Kurumu’nun açıkça uyardığı alanlar da var:
Bu tür sınırlamalar varsa, anlaşma grup muafiyetinden yararlanamıyor.
Ayrıca, muafiyetin geçerli olması için tarafların toplam pazar payı %20’yi aşmamalı. Bu eşik aşıldığında anlaşma, bireysel muafiyet başvurusuna konu olabilir ama otomatik olarak grup muafiyeti alamaz.
Yürürlükten kaldırılan 2017 tarihli eski grup muafiyeti tebliği kapsamında yapılan ama yeni tebliğe uymayan anlaşmalara 2 yıl süre tanındı. Bu anlaşmalar, 2026’ya kadar yeniden yapılandırılmalı. Aksi halde yasa dışı hale gelecekler.
Rekabet Kurumu, verimlilik ve uzmanlaşmaya açık kapı bırakırken, piyasada kartel riski doğurabilecek her alanı da net şekilde sınırlandırıyor.
Özellikle üretim maliyetlerini düşürmek, pazarlama gücünü birleştirmek isteyen KOBİ’ler için yeni grup muafiyeti tebliği fırsat olabilir.
Ancak ince bir çizgi var: verimlilik artışı mı sağlanıyor, yoksa rekabet mi engelleniyor?
Yanlış kurulan iş birlikleri, teşvik değil ceza getirebilir.